ÜÇ SINIF İNSAN TÜRÜ KİMLERDİR.

26 -3 eylül

 insan türünün hepsi, üç sınıftır.

İlk sınıf, bu âleme ne için geldiğini ve ondan istenenin kemâl kazanması olduğunu asla bilmeyip, alt kesimin üç putuna tapınıştır. Yani yeme, uyku ve cimâı kendi­ne iş yapmıştır. Şu hâlde bu sınıf, o ulvî âlemde olan aslî makamlarına yükselip çıkamaz, onlar aldanmışların aldanmışıdır. Zira, melek vasıfları­nı bırakıp hayvanî sıfatlarla dolmuştur.

İnsan türünün ikinci sınıfı: Bu süflî âleme inmekten amacı, sadece kemâl kazanmak olduğunu bilmiştir. Lâkin dört özel puta eğilimli olmuş­tur. Yâni nefs sevgisi, çocuk sevgisi, mal sevgisi ve makam sevgisi ile dolmuştur. Bu sınıf, o aslî makamlarına döner. Fakat yine aldanmışlardır. Zira nefsi tekmil ile makamından yüksek makama ulaşmış değildir. Bu âleme inişinden maksat olan ilerleme oluşmamıştır.

İnsan türünün üçüncü sınıfı: Bu süflî âleme kemâl elde etmek için geldiğini bilmiştir. Hidâyete eş olduklarından, kendilerini bu âlemde misafir olarak kabul etmişlerdir. Anılan yedi putu kırmakla, kemâl kazanılır. Bu sınıf, o aslî makamlarından daha yüksek makamlara ulaşır. Zira bu âlem­de nefsini olgunlaştıran kâmil insandır. Hakk Teâlâ inâyetiyle anılan dört sınıfı duyurmuştur. Nitekim Kelâm-ı Kadîminde: «Onlardan kimi nefisleri­ne zulmedicidir, kimi kötülük ve iyiliği eşit gidendir, kimi de Allah’ın izni ile hayırlarla ileri geçendir,» (Fâtır Sûresi; 32), buyurmuştur. Çün­kü meleklerin vücûdu latîf ve nûrânîdir. Kimi yakın akıllar ve kimisi de ru­hanî nefslerdir. Makamları, göklerin ulvî âlemidir.

Hayvanî ruhlar, bütünüyle zulmânidir. Makamları süflî âlemdir. Onlar, ulvî âlemden nasîbsizdirler. O hâlde, onların bile bir âlemi vardır ki, iki değildir. Ama insan türünün iki âlemi vardır. Biri beden ve hayvanî rûh açısından en aşağı mülk âlemidir. Biri akıl ve insanî rûh açısından mele-kût âleminin yukarısıdır. Zira Hakk Teâlâ melekleri sâdece akıldan yarat­mıştır. Hayvanları ise, sırf şehvetten yaratmıştır. İnsanı, akılla şehvetten yaratmıştır. O hâlde aklı şehvetine üstün olup, yedi putu kırıp, Samed olan Allah’a ibâdet edici olan insan, meleklerden daha büyük ve daha ke­rimdir. Zira meleklerin her birinin makamı bilinir ki, ebediyen orada kalır­lar. İnsan ise nefsi kemâle erdirmekle malûm makamından daha yüksek­lere ilerleyebilir. Eğer insanın şehveti, aklına üstün gelip, yedi puta tapıcı olursa, o Samed olan Allah’ı unutmuş ve kalbi de katılaşmış olur. Gerçi o, dış görünüşte insandır. Fakat ahlâkî açıdan hayvanlardan aşağıdır. Zira hayvanların hizmeti, ibadete karşılıktır. Hak’dan habersiz olan, onlardan daha sapıktır. (Ey Allahımız, bizi gafillerden eyleme!)

İnsan ruhunun kemâli, fânî lezzetleri terk ile yedi putu kırıp, huzur lezzetini idrâk ile yaratılmışlardan vazgeçip, gönülde sebat etmektir. Çı­kış ve dönüş yerini bilip, esrara vâkıf olmaktır. Nefsini ve Rabbini hâlle arif ola. İzafî ruhla ebedî zinde kala. Hazret-i Habîb-i Ekrem (S.A.V) bu­yurmuştur ki:

 

«Yâ Alî! Kendini anlayasın ki, ömrünü zayi etmiş olmayasın ve kalbi­ne kayıtsız kalmayasın.»   MARİFETNAME  ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI

 

Author: Erzurumname

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir