HZ.PEYGAMBER’İN SADE YAŞAYIŞI ve BİZİM DURUMUMUZ

eylül1

Peygamber’in (s.a.a) eşlerinden ümmi Seleme diyor ki: Bir gün Allah’ın resulü benim evimde kaldı geceleyin onu yerinde göremeyip peşi sıra gittiğimde onu gecenin karanlığında ellerini havaya kaldırmış, Allah’a yalvararak buyuruyordu: Allah’ım vermiş olduğun nimetleri benden esirgeme, düşmanımı sevindirme, beni kurtarmış olduğun belalardan uzak tut. Bir anlığına bile beni kendi halime bırakma, ona dedim: Annem babam sana feda olsun sen bağışlanmışsın. O hazret buyurdu: Hiç kimse Allah’tan güçlü değildir.

 

Hz. Yunus bir an kendi haline bırakılınca kendisini balığın karnında buldu.

 

Allah resulü namaz kıldığında bedeni titrerdi, yalnız başına namaz kılırken rükû ve secdeleri uzatırdı. Ama cemaat namazı kılarken çok sade ve normal şekilde namaz kılardı. Cemaat imamlığı yapan sahabelerden birine şöyle buyurdu: Halka namaz kıldırdığında Fatiha’dan sonra küçük sürelerden okumaya çalış ve namazı fazla uzatma.

Allah resulü geceleri kalkarak abdest alıp, misvak edip Kuran ayetlerinden okuyup ağlayarak rabbine ibadet ederdi. Onu bu halde gören eşlerinden bazıları şöyle diyordu: Senin günahın olmadığı halde neden bu kadar ağlayarak gözyaşı döküyorsun? Allah resulü buyuruyordu:  Allah’ın kulu olarak ona şükretmeyeyim mi?

Hurma ağaçlarından on adet sütun üzerinde oluşan Peygamber’in (s.a.a) sade mescidi, Bilal Habeşi’nin sıcak sesiyle okunan ezan dünyayı titretiyordu. Ama günümüzde  Medine’nin yüksek minaresinden okunan ezanlar maalesef hiçbir yeri titretmiyor.

acaba kurtuluş yol olarak Allah ve resulüne sığınmaktan başka bir yol var mıdır?

Günümüzde gerçekler yalan, yalanlar ise gerçek gösterilmektedir.

Güvenlik araçları daha da gelişmiş hale gelirken (maalesef) güvenliğin kendisinden haber yoktur.

İlim dalında kitap çoktur ama okuyanı yoktur.

Camii minareleri gökdelenler gibi yüksek ama ezan okumak için Bilal Habeşilerden haber yoktur.

Dünyevi süslenmeler baş alıp giderken, maneviyattan haber yoktur.

İlim ve teknoloji ilerlerken, insanlıktan haber yoktur.

Hizmetler çoğalmıştır ama saygı, sevgi, hürmet ve muhabbetten haber yoktur.

Makam ve koltuk peşinde koşanlar çoğalırken, değer verenler azalmıştır.

Eğitim ve öğrenim yükselirken anlama ve algılama daralmıştır.

Kazançlı iş yapmayı biliyoruz ama kazançlı yaşamayı bilmiyoruz.

Büyük binalar ve apartmanlar peşinde koşarız ama ailemize sahip çıkmayız.

Yıllarca yaşamak uzun ama gerektiği gibi yaşamak kısa.

Yalan söz çok ama hakiki aşk yok.

Bilim (ilerlerken) çoğalmış ama basiret ve görgü azalmış.

Uzaya gitmek için çaba harcarız ama komşumuzun halini bile sormaya aciziz.

Dışarıda düzeni sağlamaya çalışırız ama yıkılarak dağılmak üzere olan ailemizden haberdar değiliz.

Gelirimiz çoğaldı ahlakımız ise azaldı.

Kemiyet çoğaldı ama keyfiyet azaldı.

İnsanlar, boyu uzun ama aklı kısadır.

Eğlenceler çoğaldı ayrılıklar (boşanmalar) ise kat kat arttı.

Binalar güzel ama temeli gevşektir.

 

Author: Erzurumname

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir