İŞİ ALLAH’A BIRAKMANIN KEYFİYETİ (TEFVİZ) MARIFETNAME

22 kasım

Kulun Rabbi’yle durumu, hastanın doktoruyla olan durumuna benzer. Meselâ, bir hasta, şunu kesinlikle bilse ki, mahir bir doktor, Tıb İlminin bü­tün inceliklerine vâkıftır ve kendi hastalığından haberdâr ve hâline acıyıp şefkat göstericidir; ve hasta, ne ile sıhhat bulacağını neden hasta oldu­ğunu da bilmese, hiç şüphe yok ki, herşeyini o doktorun görüş ve tedbîri­ne bırakıp ona itirazsız teslim olur. Eğer kendine tatlı bir şurup içirse, ka­bul edip içer. Acı da içirse kabul edip yudumlar. O an, acı şerbetin tatlı­dan veya tatlı şerbetin acıdan daha yararlı olduğunu bilir. Çünkü o an onun durumunu doktor daha iyi bilir. Tıpkı bunun gibi, hiç şüphe etme­den, Allah’ın bilgisinden Kâinât’ta hiçbir zerrenin çıkmayacağını, herşeyi çok iyi bilici ve yegâne hikmet sahibi O’nun olduğunu ve bütün kullarına gayet acıyıcı olduğunu bilir, nefsinin kalbine büyük bir düşman olduğunu ve nefsî âyetleriyle kalbinin ve ruhunun hastalandığını, kurtuluş sebeble-rinden, hastalığının şiddetinden ve helâkından habersiz olduğunu bilirse, böyle âciz bir kimse, bütün işlerini; o ilim, hikmet ve acıması sonsuz olan Mevlâ’nın takdirine bırakıp, O’nun tedbîrine teslim olur ve kazasına razı olmakla ferah ve kurtuluş bulur.

Eğer Allah, onun vaktini hoş kılıp gönlünü genişletir ve rahatlatırsa, O’na şükr edip kesinlikle bilir ki, kalbinin şifâsı o anda, o hâl üzere ve hastalığının ilâcı da o keyfiyettedir. Eğer Allah, onun hâlini kederli yapıp kalbini daraltır ve üzerse, O’na yine şükredip kesinlikle bilir ki, kalbinin sıhhati, o anda, o hâl üzeredir ve hastalığının iyileşmesi de onda gizlidir.Şu hâlde, eğer kul, tabîbi mahir bilip sözlerini tasdîk eder ve ona iti­bâr eden bir hasta gibi kendi Mevlâ’sını yaratıcı ve rızık bağışlayıcı ola­rak bilir, ezelî kelâmına inanıp, zâtına güvenirse, tevekkül makamına ayak basmış olur. Eğer kul, o doktorun kendi vücudundaki bir hastalığa karşı gösterdiği tedbirsizlik gibi, kendi isteklerini bırakıp bütün işlerini Mevlâ’sına teslim ederse, tefvîz makamına ulaşmış olur. Eğer kul, o dok­torun maharet ve şefkatini yakînen bilip verdiği acı ve tatlı şurupları kabul edip içer ve emrine uyan hasta gibi Allah’ın çok hikmetli ve çok acıyıcı olduğunu bilir, belâ ve ni’metlerinl kabul İ’dip, şükreder ve emrine boyun eğerse, teslim makamına nail olmuş olur. Eğer kul, o doktorun bütün söz ve yaptıklarının sağlık için gerekli olduğunu bilip, ondan gayet hoşnûd olan bir hasta gibi, Allah’ın kelâm ve işlerinin tümüyle hayır ve yarar oldu­ğunu bilir, hikmet ve fayda dolu olduğunu tecrübe ve müşahede edip on­dan gönülden hoşnûd olursa, rızâ makamına yükselmiş olur.

 

Author: Erzurumname

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir