AYET VE HADİSLERDE TEVEKKÜL

9 kasım

ERZURUMLU İBRAHİM HAKKI  MARİFETNAME

Hakk Teâlâ kullarına, lütfedip, tevekkülü öğretmiş ve teşvik etmiş ve ezelî kelâmında bu konuda şöyle buyurmuştur:

«Bir şeyi yapmaya karar verdin mi, artık Allah’a güven ve dayan. Gerçekten Allah, tevekkül edenleri sever.» (Âl-i İmrân Sûresi; 3/159)

«Allah bize kâfidir ve O, ne güzel vekildir!» (Âl-i İmrân Sûresi; 3/173)

«Onlardan yüz çevir ve Allah’a tevekkül et. Allah, vekîl olarak yeter.» (Nisa Süresi; 4/81)

«Allah bir dost olarak kâfidir, Ve bir yardımcı olarak da yeter.) (Nisa Sûresi; 4/45)

«Artık, gerçek mü’minîerseniz, Allah’a tevekkül edin.» (mâide Süresi; 5/23)

«De ki, bize Allah’ın takdir ettiğinden başkası ulaşmaz. O bizim Mev-lâ’mızdır. Onun için mü’minler, yalnız Allah’a tevekkül etsinler.» (Tevbe Sûresi; 9/51)

«Ey Resulüm, eğer senden yüz çevirirlerse, de ki: «Bana Allah yeter, O’ndan başka hiçbir İlâh yoktur. Ben, ancak O’na güvendim ve O, büyük arş’ın sahibidir.» (Tevbe Sûresi; 9/129)

«Hem sizin, hem de benim Rabb’im olan Allah’a tevekkül ettim. Ha­reket eden hiçbir yaratık yoktur ki, tasarrufunu O tutmasın. Benim Rab-b’m gerçekten doğru bir yol üzerindedir.» (Hûd Süresi; 11/56)

«Başarım yalnız Allah’ın yardımıyiadır. Sadece O’na tevekkül ettim ve O’na döneceğim.» (Hûd Sûresi; 11/88)

«Hüküm, ancak Allah’ındır; yalnız O’na tevekkül ettim ve tevekkül edenler de yalnız O’na dayanıp güvenmelidirler.» (Yûsuf Sûresi; 12/67)

«De ki: O, benim Rabb’imdir. O’ndan başka hiçbir İlâh yoktur. Ben, ancak O’na tevekkül ettim ve tevbem de yalnız O’nadır.» (Ra’d Sûresi; 13/30)

«Göklerin ve yerin sırrı Allah’a aittir. Bütün işler de O’na döndürülür. O hâlde yalnız O’na ibâdet et ve O’na tevekkül et. Senin Rabb’in yap­makta olduğunuz şeylerden gâfil değildir.» (Hûd Sûresi; 11/123)

«Hem bizim Allah’a tevekkül etmememiz için, hangi özür olabilir ki, O bize yollarımızı dosdoğru göstermiş, hidâyet vermiştir. Elbette bize yaptı­ğınız eziyetlere sabredeceğiz. O hâlde, tevekkül edenler, yalnız Allah’a tevekkül etmekte sebat etsinler.» (İbrâhîm Sûresi; 14/12)

«Allah’a dayanın ki, Mevlânız O’dur. O ne güzel Mevlâdır, ne güzel yardımcıdır.» (Hac Sûresi; 22/78)

«Onlar, O muhacirler, müşriklerin eziyetlerine sabredenler ve Rab’le-rine tevekkül edenlerdir.» {Nah! Sûresi; 16/42)

«Dâima diri o!up, hiçbir zaman ölmeyen Allah’a tevekkül et ve O’nu hamd ile tesbîh et!» (Furkân Sûresi; 25/58)

«Azîz ve Rahîm olana tevekkül et!» (Şuarâ Sûresi; 26/217)

«Öyleyse (ey Rasülüm) Allah’a tevekkül et. Çünkü sen, apaçık bir gerçek üzerindesin.» (Nemi Sûresi; 27/79)

«Yerde yürüyen ne kadar canlı varsa, hepsinin rızkı ancak Allah’a âidtir. Onların dünyadaki meskenlerini de bilir, önceki yerlerini de… Bun­ların hepsi Levh-İ Mahfûz’da yazılıdır.» (Hûd Sûresi; 11/6)

«Allah, kuluna kâfi değil mi?» (Zümer Sûresi; 39/36)

«De ki, Allah bana yeter. Hep tevekkül edenlerin tevekkülü ancak O’nadır.» (Zümer Sûresi; 39/38)

«Hemen Allah’a sığın. Şübhesiz ki, O, işitici ve görücüdür.» (Mü’min Sûresi; 40/56)

«Ey Rabb’îmîz! Ancak Sana tevekkül ettik, Sâna ibâdet ediyoruz. Ve dönüş de yalnız Sana’dır.» (Mümtehine Sûresi; 60/4)

«Kim, Allah’a tevekkül ederse, O, ona yeter.» (Talak Sûresi; 65/3)

«O, doğunun da batının da Rabb’idir; O’ndan başka hiçbir ilâh yok­tur. O hâlde yalnız O’nu kendine vekîl edin.» (Müzzemmil Sûresi; 73/9)

«O, herşeye karşı bir vekildir.» (En’âm Sûresi; 6/102)

Allah Teâlâ Kudsî hadîsinde şöyle buyurdu:

«Ey Âdemoğlu! Bana dayan ki, sana hidâyet vereyim, Bana tevekkül et ki, sana yeteyim. Eğer, Ben’den başkasına tevekkül edersen yer ve göğün sebeblerini seni mahrum ederim. Ey Âdemoğlu! Asırlara bak, Be­nîm için herşeyinden mahrum edilip de azîz etmediğim, Bana dayanıp da ona yetmediğim, bir kişi var mı? Ben, senin her günkü namazına razıyım, sen de Benim her günlük rızkıma razı ol! Ey Âdemoğlu! Senin rızkını te­keffül eitiysem bunca titizlik niye? Yine, herşey Benim kazamla olacaksa, sabırsızlık niye? Ey Âdemoğlu! Senin için Bana tevekkülden daha üstün bir şey yok yanımda. Bir de kazama razı olmak…»

Kâinatın Efendisi de bir çok hadislerinde şöyle buyurdular:

«Ey ümmetim, eğer siz Allah’a tam tevekkül ederseniz, o kuşların bi­le rızkını verdiği gibi sizin de rızkınızı verir. Ki, o kuşlar açlıkla sabahlayıp tok olarak akşamlarlar.»

«Sizden biriniz, yakı yakar, efsun ve benzeri şeyler yaparsa, o tevek­külden uzaklaşmış olur.»

«Kim, insanlardan çok güçlü – kuvvetli olmayı isterse, Mevlâ’ya te­vekkül etsin.»

«Kim Allah’a tevekkül edip kaderine razı olursa, şüphesiz o kimse is­teğini yeterince elde eder ve kederden rahata kavuşur.»

«Uğursuzluk, uğur gibi şeyler şirktendir. Lâkin, tevekkül onları silersüpürür.»

«Hakk’a tevekkül etmek, insanlardan ümid kesmektir. Zira, onlar ne verir ve ne de verilmeye engel olur, ne zararlıdır, ne de faydalıdır. Bil ki, hepsi yaratıcının kullandığı âletler gibidir.»

Eshâb’tan biri, devesinden inip «Yâ Resûlullah, devemi bırakıpda mı tevekkül edeyim, yoksa bağlayıpta mı?» diye sorar. Kâinatın Efendisi bu­yurdular: «Deveni bağla ve öyle tevekkül et!»

Hz. Mûsâ (A.S.) buyurdu: «Çocuğun babasına tevekkülü kadar, Mev­lâ’sına tevekkül etmeyen kişi mü’min değildir.»

Author: Erzurumname

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir