Erzurum’un Manevi Önderlerinden Habib Baba

1

Habib Baba 19. yüzyıl mutasavvıflarındandır. C. Server Revakoğlu; Buhara müftüsünün oğlu olan Habib Baba’nın, Sultan Abdülmecit’in tahta çıkması üzerine Erzurum’a geldiğini kaydetmektedir. Prof.Dr. İbrahim Hakkı Konyalı ise, Habib Baba’nın pederi ile birlikte Hindistan’dan Bitlis’e geldiğini ve burada kalarak Uşşaki Ali Baba’ya intisab ettiğini ve mürşidinin işaretiyle bir ara Şam’a gittiğini bildirmekte ve Nusret Efendi’nin Tarihçe-i Erzurum’undan telif ettiği şu bilgileri vermektedir.

 

“Bir gün murakabe şeyhi Erzurum’a gitmesini emretmiş ve derhal bu emre uyarak Erzurum’a gelmiştir. Burada irşad ile meşgul olmuştur. Tekkesi Yegenağa mahallesinde idi. Rüsum ulemasının hücumlarına uğrardı. (Resmi din görevlilerince tenkit edilirdi.) Eli açıktı. Her sene muharrem ayının birinci günü Hazret-i Selman’ın sünnetini yapardı. Kendisine mühim miktarda para verilirdi. Fakat Habib Baba akşama kadar bu paraları rast geldiği fakirlere dağıtır, cebinde bir akçe bile kalmazdı. Ney’i çok severdi. Cezbe halinde iken kendisine Abdi isimli müridi ney üfleyerek ayıltırdı.”

Erzurum Müşiri Kamil Paşa tarafından 1844 yılında yazdırılan kitabede: “Sultan-ı müellifinden kutb-ül arifin gavs-ül vasilin Timurtaş Baba Hazretlerinin; medfuni hâk-i tırnâk oldukları türbe-i şerifleriyle hem civar olan ehlullah ve sai şüheda ervah-ı şerifeleri için fatiha” ibaresi yer almaktadır. Kitabede bugünkü Türkçe ile, “İnsanları nefiylerinin arzu ve isteklerinden kaynaklanan ihtiraslardan arındırarak bir araya toplayan, birleştiricilerin sultanı, ariflerin başı, ruhani himaye istenen kişilerin temsilcisi Timurtaş Baba’nın defnedilmesiyle; ruhları cezbeden, cennetten gelen bir kokuya kavuşan bu toprağının yer aldığı türbe ve civarında defnedilmiş bulunan Allah dostları ve şehitlerin yüksek ruhları için fatiha” istenmektedir.

Habib Baba için Kamil Paşa 12 satır halinde Farsça bir kitabe yazdırmıştır. Abdulbaki Gölpınarlı’nın tercüme ettiği metinde şu ifadeler yer alır: “Marifet cihanı, tarikat piri, olgun mürşid, birlik sırrının da emini; Hazret-i Mevla’nın sırrını bilen; birlik ashabının başı, birlik ashabı halkasının başında oturan zat… Yaşadığı müddetçe bir geceyi bile, ona ibadetle meşgul olmadan geçirmedi. Bir adım attıysa, mutlaka ibadete attı, bir söz söylediyse mutlaka hakkı andı. Bu yokluk yurdundan usanıp da cennete yönelince Rıdvan’dan: “Merhaba, yücel” diye bir ses geldi. Gayb âleminden biri geldi de, tarihini okudu: Habib Baba tesbih ederek cennetler gül bahçesine geçip gitti. Türbenin ayak taşında ise Ankaralı Ali Namık Efendi tarafından yazılmış bulunan: “Yediler eşkimle tahrir etti tarihin; Habib Baba yürüdü geçti zâr-i kulb-i lâhute” ibareleri bulunmaktadır.

Türbede,Timurtaş Baba ve Habib Baba’dan başka, Habib Babanın eşi Hatice Hanım’ın da kabirleri bulunmaktadır.

1841—1845 yılları arasında Erzurum valiliği yapan Hacı Halil Kamil Paşa’da , Habib Baba diğer adıyla Timurtaş Baba Türbesi’ni ihya edip, kitabelerini yazdırmıştır.

 

Padişah-ı alem olmak bir kuru kavga imiş

Bir veliye bende olmak cümleden ala imiş.”

 

Habib Baba hazretleri, IV. Murat devrinde, gemiyle Hacca gidebilmek için İstanbul’a gelir. Fakat ne yazık ki, hacca giden gemiyi kaçırır. Hayırlısı der içinden… aylarca yol yürüdüğünden vücudu toz toprak içerisinde kalmıştır. Uyuz olur, sırtı yaralar içinde kalır. “Bir hamama gidip güzelce yıkanayım,ondan sonra da memlekete döneyim” diye düşünür. Hamama gider, yıkanmak istediğini söyler. “Olmaz!” der hamamcı… Sebebini sorar, Habib Baba. “Celalli sultan 4. Murat’ın vezirleri hamamı kapattı, başka kimseyi almamamı tembihlediler.” der hamamcı ve devam eder: “Baba hışımlarına uğramayayım, benim kellemle oynama.” “Şuracıkta, sessiz sedasız yıkanırım, onlara görünmem.” der Habib Baba. Hamamcı, Habib Baba’nın ısrarına dayanamaz, yüzü yumuşak bu Anadolu insanını geri çeviremez ve kabul eder. Bir köşede görünmeden yıkanmasını tembihler. Biraz sonra hamama tebdil-i kıyafet, celâlli sultan 4. Murat gelir. Hamamcıya yıkanmak istediğini söyler. Hamamcı bu gence de durumu anlatır, “Aman başıma iş açma” der. Genç: “Şuracıkta, babanın yanında sessizce yıkanırım.” diye ısrar edince, hamamcı aynı tembihlerle tanımadığı 4. Murat’ı da kabul eder. Beraber yıkanırken, bir ara Habib Baba gencin sırtını keseler. İnsan iyiliğin kölesi… Mukabele etmek ister 4. Murat ve o da Habib Baba’nın sırtını keseler. Keselerken âdeta bir yoklama çeker ve “Baba” der “Kader de, vezir olmak da varmış. Bak, insana Allah’ın suyunu bile çok görecekler…” “A be evladım!” der Habib Baba, “Öyle bir sultana vezir ol ki, vezirlerin bile karşısında titrediği sultana senin uyuzlu sırtını keseletsin!”

 

Author: Erzurumname

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir